Cuma, Haziran 29, 2007

öğrl

ya aslında demleme hiçbişeye değişilmez ama bazen insan üşeniyo. hop suyu kaynat, sallamayı daldır çıkar, daldır çıkar oldu mu sana çay? tadı bi skime benzemiyo ama işte çay hissi veriyo. hadi o evde yaptığın, kimsenin de bişey diyemiceği bi durum amma ben bi kafede olsun, bi restoranda olsun çay isteyince benim önüme içi sıcak su dolu sk kadar bi fincanla yanında da şirin kaplar içinde çakma örlgırey getiriyosan, ben o reklamdaki gibi senin ağzının içinde demlerim o çayı. götoolanı ya! kafesin lan! sıtarbakstan önce de var mıydı bu durum hatırlamıyorum ama suç yarıyarıya o pezevenklerin. ulan ne kahve sever milletmişiz haberimiz yokmuş! gelsin fırapuçinolar, gitsin makiyatolar, uçsun espıressolar, varsın latteler. sonra tabi çay isteyince de yarak gibi bişey getiriyolar. fincanın içindeki su da musluk suyu değilse adam değilim. hayır mesela şöyle yapsalar yine bi derece. fincanın içinde sallama olsa boş boş ama başka bi kapta sıcak su getirseler. o suyu döksen sen. dökersen rengi değişse yalandan. yine daha çekilir. ama böyle o kadar çirkin bişey oluyo ki. bi de öyle bi fincan getiriyolar ki ajda bardak daha çok su alır. dibine kadar dolduruyolar. ulan dallama! o sallamanın hacmi yok mu? o sallama o suyu taşırmıcak mı? o su nazik fincanınızın tabağına akmıcak mı? ben de senin beline beline vurma isteğiyle dolmıcam mi? nası sinir yapmış bünye belli değil ha!

Hiç yorum yok: