Çarşamba, Eylül 26, 2007

."ne ..... ..... ne bişey" diye bi kalıp var. çok güzel. herşeye gidiyo.

."hiç değilse bi .... kere ..... ....." diye de bi kalıp var. cümleyi, konuyu falan hep toparlar. severiz.

.feysbükünde poke diye bi olay var ya. kısaca dürtmek. keşke bunun değişik versiyonları da olsa. dürtmekten sıkılıyo insan bi süre soora. nebliim kulaa üfleme, muucccck diye karşıdakinin apış arasına doğru hamle yapma, enseye tokat, çelme takma falan. poke nedir ki yani? amerikalıların bulduğu en muzurca hareket işte. zaten ya bu kadar olabiliyolar ya da wildboyz, jackass falan. arası yok.

.yannız "arası yok" argümanı da çok feci bişeymiş. şimdi farkettim.

.bu yaz karpuza bi soğukluk hissettim. eskiden en kadim dostumdu yazları. sabah öğle akşam ikindi sahur. her türlü giderdi. yanına ne koyarsan koy. her türlü. bu sene ama bi garipti. o karpuz eski karpuz değildi sanki. heryere sıçrıyo, çok tatlı, falan fıstık. vermedi eski tadı. adeta bi götü kalkmış idi. garip bi hüzün bastırdı beni bugün bunu düşündüğümde. tam düşünürken de ağzımda siyah üzümün bıraktığı mayhoş gıcırtı vardı. çok hoşuma gitmişti bu gıcırtı. ulan dedim karpuz, bi üzüm kadar olamadın bu sene. çok kırgınım sana. çok.

.bu sadece türkiyeye özgü bişey mi bilmiyorum ama çok ilgincime gidiyo. misal bi yolda yürüyorum. gündüz gece farketmez ama geceleri daha çok oluyo. hani evime gidiyorum bayaa hergün yürüdüğüm yoldan. tesadüftendir ki o sırada da önümden bi karşı cins yürüyo oluyo. benim kulaamda kulaklık gayet normal yürürken önümdeki şahsiyet önce bi kıllanma belirtileri gösteriyo. böyle hafiften yana çekilmeler falan. soora bi bahanesini bulup arkaya dönüyo ve bana bakıyo. aha diyorum başladık. sonra çantasını daha bi sıkı tutmaya başlıyo. en son hamle olarak da te karşı kaldırıma geçiyo. işte tam o an öyle bir nefretle doluyorum ki o ana kadar skimde olmayan hatuna "e madem kaçtın karşı kaldırıma, madem benim varlığımdan rahatsız oluyosun, ben de seni haksız çıkarmıyım bari" diyip devamını getiresim geliyo. soora zach condon "it's been a loooong timee since I've seeeen youuu smiiileee" diye hüzünlü hüzünlü söylerken bu hislerin hepsi geçiveriyo.

.ben şimdi iri bi kişiyim ya. toplu taşıma araçlarında en son benim yanıma biri oturur. hatta bazen hiç oturmaz kimse. ayakta dururlar onun yerine. okkaddar mutlu olurum ki ben bu duruma. adeta o sırada mutluluktan kahkahalar atarım. bacaklarımı gere gere giderim bütün yolu. missss!!!

Salı, Eylül 18, 2007

.vapurda alt kattaki kapalı yerler var ya. oralar vapur gibi değil. ben sksen oraya girip de oturmam vapurda. ama bazısı var-ki bu bazısı genellikle genç kız oluyo- vapura adımını atar atmaz ilk gördüğü kapıdan içeri giriyo ve ilk gördüğü oturağa kıçını koyuyo. lan sanki manzaradan, kokudan kaçıyo mübarek. tamam anladık çok güzelsin, çok çekici (çekiç?) ve seksisin ve bütün erkekler delici bakışlarıyla seni rahatsız ediyo ve sen olabildiğince hızlı bir şekilde o bakışlardan kaçmak isteyerek kendini bulduğun ilk kovuğa atıyosun ama bisstrgit ya! amma tribe girmişin sen de! lan ne diye başladım nereye geldi konu! ben sözle vapurda oturma yerlerine göre insan sınıflandırması yapcaktım. olayın geldiği yere bak. aslında burdan da genel bir türkkızı analizine gider de bu post şimdi hiç kasamıcam. anlayan anlamıştır zaten uzun cümleden.

.kablo ne garip bişey lan. duramıyo durduğu yerde. stabilizasyonu imkansız. tek başına bile 3 dk biyerde yannız bıraksan döndüğünde gördüğün en kör düğümle karşılaşma olasılığın yüzde doksan. bi de yanlışlıkla çoğulsa bu gablular. o zmn yarraa yidin. bu kabloları kan çekiyo çünkü. illa samimi olmak istiyolar. dolanmayan kablonun icad olunduğu gün insanlık bi milad yaşıcak.

.hani bir taksi beklerken
hani bir teyze gelir de
hani yanından geçer ya
işte öyle birşey

hani üç adım daha atar ya
hani önüne geçer ya
hani taksiye el yapar ya
işte öyle birşey

hani o tek akıllıdır ya
hani sen silme salaksındır ya
hani sıra diye bişey yoktur ya
işte öyle birşey

hani o taksiye biner ya
hani ana avrad gidersin ya
hani pencereden sana bakar ya
işte öyle birşey

Cuma, Eylül 14, 2007

sanatsal fotolu post


bütün gün kayda değer hiçbişey yapmamış olmanın verdiği hafiflikle yatay pozisyona geçmeden aklıma bişey takıldı. şimdi ve burada olmasa bile bi yerde, bi vakitte kesin olcak diye bi his var ya. yani var heralde. işte o çok büyük bi yalan galiba. olmazsa olmaz arkadaşım. hayatta kalmak için sadece fiziksel özelliklerimiz (saç, tırnak, göz kapağı, kulak kılı, vb) yok. zihinsel özelliklerimiz de var bu işe yarayan. bu da o zihinsel özelliklerden bi tanesinin sonucu sanırsam. bişey olmayınca aynen devreye giriyo ve o en açıklanamaz hissi pompalıyo bi salgı bezinden kana. veriyo babam veriyo. sen de diyosun ki "nasıl olsa bi gün olcak, sittiret". yarrak olcak! yani herşey de olcak diye bi kural yok. bazı şeyler de olmaz. nasıl olsun ki? olmaz. bi arkadaşın lafı vardı. onu modifiye edim ben cuk oturur buraya.

edemedim modifiye. onun yerine kendisini söyliyim, anlayan anlar zaten.
"gelmişsem, ordayımdır."

Perşembe, Eylül 13, 2007

allahkorusun

gol atan adam dünyanın başka neresinde öyle muamele görür?

hi5

belli bi yaştan soora sevinçelerini çakmak suretiyle yaşayan erkek kimselere gerçekten çok üzülüyürum. evet üzüm.

Pazartesi, Eylül 10, 2007

bugün

konuşcak bişey bulamadım.

Çarşamba, Eylül 05, 2007

selıd

.rakınkok en iyi otoparkta yaşanır. seneye alter-rakınkok olsa. otoparkta. işim olmasa içeri girmezdim lan. gerçi işim olmasa gitmezdim. çişim olmaz. espiri. evet. hem de kötü espiri. blogu kapalı sesdeneme arkadaşımın da dediği gibi "kötü espiri iyidir." çok kötü espiri daha iyidir. tavlaya burda hiç girmiyorum bile. girersem çok uzar.

.uykusuz henüz ilk sayısından tuvaletteki çamaşır makinesinin üstünde yerini aldı. olmuş yani. benim kriterim de bu. çamaşır makinası. makinası mı makinesi mi lan? ikisi de fonetik olarak iyi gibin. mesela makina mühendisliği iyi ama makine dairesi de iyi. arkasına gelen şeye göre değişsin bence. evet öyle olsun. (delicevat vardı lan)

.evden çıkmadan kazanılan para çıkarak kazanılandan 3 kat daha değerlidir.

."aşkıııaaamm" şeklinde hitabeti tercih eden çiftlerin kafalarını birbirine tokuşturmak suretiyle düzeltmeye çalışcam. bundan sonraki misyonum bu. evet.

Pazartesi, Eylül 03, 2007