Çarşamba, Ekim 11, 2006

cizgi.adam.teyze.

ya muzik blogu isi yatti galiba yine ama boyle gunluk, anlik notlar isini sevdim galiba. du bakalim.

10 ekim 2006
15.00.istanbul-ankara.katil koc.

bisey farkettim. yola bakarken. yan seritteki yol cizgilerine odaklanirsan, uzaga odaklandigindan daha yavas geciyolar yanindan. yanibasindan. bundan bi metafora giderdim ama kendi basina yeterince yeterli galiba.

15.30.bisey dinlenme tesisi.

mola yerinde iki tip adam vardir. biri otobusten kendini atarcasina iner-ki bunlara tiryaki diyoruz. digeri otobuste yangin ciksa yerinden kipirdamaz-ki bunlara uykucu diyoruz. bi de bunlarin arasinda bi adam vardir.(iki demistim evet. cunku bu aradaki bir tip olusturacak yogunlukta degildir) bu adam hava -25 derece olsa bile kesin bi iner otobusten. ama hic acelesi yoktur. otobusten en son iner zaten. motorun durmasini bekler. bu adam mutlaka bi cay icer mola yerinde. sigara opsiyonel. cok kalabalik yerlerde durmaz. sIkIlIr kalabaliktan. malum filmdeki insan tarlalarini hatirlatan pisuarhanede buldugu ilk bos pisuara iser. rituelleri, takintilari yoktur gunluk hayatla ilgili. otantik malzemeler satan (aslinda herseyden biraz satan) dukkani kesin bi turlar ama hic bisey almaz. illa bisey almasi gerekiyosa, benzincinin marketine gider. ordaki "hersey" satma iddiasi daha mutevazidir cunku. bu adam hortumla camlar temizlenmeden once mutlaka yerini alir otobuste. gozlerin yikatmaya ihtiyaci vardir cunku.

17.40.otobus.

kulagimda bjork. hatun emotionaaal landscaapes diyo neye benzedigini bi turlu cikaramadigim sesiyle. arkamda. iki koltuga yanlamasina yatan muavin. muavin ve hosteslik kurumu hep aklimi karistirmistir esasinda. muavinlik daha cok tabi. hatta hosteslik kurumundan haz etmem hic. hostes guzeldir, hanimefendidir ama muavin can'dir. neyse. muavinlik muessesesi. surekli hareket halinde calisma durumu. sabit bir manzara olmamasi. panaromik adamlar bence muavinler. 16:9 gozleri olabilir mesela. soforden ayrilirlar ama. sofor hareketli durus halindedir. muavin ikinci dereceden hareketlidir. derhal geregi yapila! yanimda. iki (sayiyla 2) teyze. muhtemelen oruclu. otobusteki ilk serviste birer tuzlu, birer tatli alip gayya kuyusu
cantalarina attilar. ben o cantadan korkarim. teyze cantasidir o. kaptan magra adami halt etmistir o cantanin yaninda. neyse. hadi bunda bi sorun yok. olabilir. teyzedir. her gun bayramdir. ama sonra. birer tane cay istediler. tabi muavin once iki sicak su dolu bardak hazirladi ve teyzelere uzatti. bunlar olurken teyzeler pur dikkat izlediler muavini. tam bardaklari uzatirken teyzelerden nispeten daha kidemli olani "yok, biz sadece caylari istiyoruz" dedi. muavin elinde iki bardak sicak suyla paralize oldu. benim iki uc salter indi ama hayret kismini kontrol eden vana hala acikti sanirsam. bi on saniyelik restart molasindan sonra muavinle birlikte durumu idrak ettik (galiba). sonra teyzeler canta ici muzelerine birer adet lipton örlgırey sallama cay ilave ettiler. daha sonra ayni uygulamayi kolonyali mendil icin de devam ettirdiler ama bu sefer onceki kadar etkili olamadilar. (kolonya oruc bozuyo muydu ya?) ama anladim ki teyzelik ucsuz bucaksiz bir meslek. bir teyzenin nerde ne yapacagini tahmin edebiliyosan, o asla gercek bir teyze degildir. ben bunu gordum. sag caprazimda. uc yasinda bir erkek cocuk ve annesi. cok zor lan cocuk mocuk! dalga mi geciyon sen benlen? ama bjork ablayla da dalga gecmisler ki "how can you offer me love like that?" diye sormus zamaninda.

Hiç yorum yok: