efenim öyle hitchcock-vari dialog çekimleriyle, post-prodüksiyon sırasında cin fikir olarak bulunduğu için sırıtan zorlama görsel efektlerle tekinsizlik hissi yaratmak insanı yeni yapıyosa bu yeni kavramında bi sorun olabilir! yani şimdi ben de burda hiçbişeyi beğenmeyen, herşeyde bi bok bulan adam gibi oldum ama özellikle bu kadar çok türk filminin vizyona girdiği, çoğunun main stream de eriyip gittiği bi sezonda kendilerine "yeni sinemacılar" gibi gayet iddialı bi isim koyan topluluktan beklentilerimin yüksek olması da normal galiba. hele ki bi de önceki filmlere baktığımda, oyunculuğa sırtını dayamış bir sinemaya doğru gitme sinyalleri veren bu güzel insanlar "keşke beni göt etselerdi" demeden kendimi alamıyorum. hokkabaz özelinde bir yapım firması ve görüntü yönetmenine indirgediğim duruma daha geniş plandan bakınca aynı motifi genel olarak (eski-yeni) türk sinemasında da görmek mümkün aslında. sanki bir filmi çekmenin görsel rejim olarak 2-3 yolu var ve aynı şekilde montajlamanın da! tek bir makinadan çıkmış gibi geliyo bana çoğu film (viva holivut!). evet bi şekilde denemelere gidiyolar yeni sinemacılar fakat son filmdeki denemeler o kadar evcilleştirilmiş ve tekrar geldi ki bana ister istemez "lalelide bir azize 'bir atımlık barut' muydu?" sorusunu getiriyo benim aklıma. umarım değildir. olmasın. senaryo içinde de bir takım problemler vardı sanki. muharrem'in metamorfozu çok hızlı olmuş bence. evet, olayın kendisi hızlı ve doğal olmayan bir dönüşümdü fakat filmde bu durum daha çok zaman atlaması gibi verilmiş. aynı şekilde bi kosova muhabbeti geçiyo ki yeme yanında yat!
güzel şeyler söyliyim biraz da. mesela müzik/ses tasarımı. mesela ilk zikir sahnesi. mesela erkan can. mesela meray ülgen. mesela güven kıraç. mesela settar tanrıöğen. mesela kostümler. en sevdiğim kısmı kötü son oldu. bu aralar iyi biten filmlere bi kıllığım var genelde zaten. hatta daha genel olarak "biten filmler"e bi tiksinti besliyorum. kader için üşengeçlik yapmayıp bişeyler yazsaydım bu bitmeyen film konusundan dem vurcaktım zira ama işte eşşeklik. ya o diil de bu erkan can mahallenin muhtarları'ndan bu noktaya nasıl geldi ya? adam yüz hatlarıyla oyun veriyo kameraya!
yani sonuç olarak (biten yazı?) yeni sinemacılar daha yeni olsalar ne güzel olur. yeni ne demekse?!
güzel şeyler söyliyim biraz da. mesela müzik/ses tasarımı. mesela ilk zikir sahnesi. mesela erkan can. mesela meray ülgen. mesela güven kıraç. mesela settar tanrıöğen. mesela kostümler. en sevdiğim kısmı kötü son oldu. bu aralar iyi biten filmlere bi kıllığım var genelde zaten. hatta daha genel olarak "biten filmler"e bi tiksinti besliyorum. kader için üşengeçlik yapmayıp bişeyler yazsaydım bu bitmeyen film konusundan dem vurcaktım zira ama işte eşşeklik. ya o diil de bu erkan can mahallenin muhtarları'ndan bu noktaya nasıl geldi ya? adam yüz hatlarıyla oyun veriyo kameraya!
yani sonuç olarak (biten yazı?) yeni sinemacılar daha yeni olsalar ne güzel olur. yeni ne demekse?!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder