hani kalorifer böcüü adında toplanan bi takım eklembacaklılar vardır ya. genelde geceleri çıkarlar ortaya. bu arkadaşlar bulundukları ortamda ışık açtığında verdikleri tepkiye göre -inanmazsın- ikiye ayrılır. bunların ilk çeşidi daha elin düğmeye giderken sezerler ve koşuşturmaya başlarlar. sen zaten ışığı açtığında ancak ve ancak bunların kıçını görürsün. bunlara ben vampir eklembacaklılar diyorum. başka bi model ise ışığın yanmasıyla birlikte ölü taklidi yapmayı seçerler. "kıpırdamayın! kıpırdamazsak bizi farkedemez!" ben bu arkadaşlara da devekuşumsu tavşan eklembacaklılar diyorum ve tabii ki daha çok seviyorum öbür kurnazlardan. vampir kısmısını hızım yeterse vıccırtlamayı bile tercih ediyorum çoğu zaman. ama devekuşumsular çok samimi ve sevecenler. altında biraz naiflik de olsa kaçak oynamıyolar. bütün endamlarıyla dikiliyolar adamın karşısında. hatta ben kendilerini arkadaşım olarak görüyorum artık. geçen iki muhabbet ettik, valla sağlam çocuklar hepsi. deliriyorum di mi? olsun o kadar. bi böcük kadar olamadık!
Salı, Şubat 27, 2007
Cumartesi, Şubat 24, 2007
¹°ret
.teyzeleri ikiye ayırırım: çantasında şehirlerarası otobüs firması ıslak mendili olanlar ve olmayanlar.
.polis filmi var ya. hani haluk bilginer'in oynadığı. hani sadece haluk bilginer'in oynadığı. ha işte ona sakkın gitmeyin. gitmek isteyeni ne pahasına olursa olsun durdurun. aman diyim.
.gerry diye bi film var ya. hani gusvansant abi yapmış. onu mutlaka bulun, izleyin. belki sizi de sizden alır.
.suret ne güzel bi kelimedir ya! surattan çok farklı. çok daha yüklü. mesela suretini özlediğim insanlarla, suratını özlediklerim arasında o kadar çok fark var ki. mesela suretini görünce mutlu olduğum insanlarla, suratını görünce güldüğüm insanlar arasında o kadar çok fark var ki. mesela suretini skiyim demekle, suratını skiyim demek arasında da çok fark var. suret içinde dokunma hissi barındırıyo. surat görme hissi. sureti göremezsiniz. surata dokunmak yabancılaştırır. suratın yokluğu (suratsız, yani puşt, yani yalancı, yani eşşek) ile suretin yokluğu (suretsiz, yani, yanisi yok) farklıdır ve ben geçen günlerde bayaa bi suretsiz dolaştım.
.polis filmi var ya. hani haluk bilginer'in oynadığı. hani sadece haluk bilginer'in oynadığı. ha işte ona sakkın gitmeyin. gitmek isteyeni ne pahasına olursa olsun durdurun. aman diyim.
.gerry diye bi film var ya. hani gusvansant abi yapmış. onu mutlaka bulun, izleyin. belki sizi de sizden alır.
.suret ne güzel bi kelimedir ya! surattan çok farklı. çok daha yüklü. mesela suretini özlediğim insanlarla, suratını özlediklerim arasında o kadar çok fark var ki. mesela suretini görünce mutlu olduğum insanlarla, suratını görünce güldüğüm insanlar arasında o kadar çok fark var ki. mesela suretini skiyim demekle, suratını skiyim demek arasında da çok fark var. suret içinde dokunma hissi barındırıyo. surat görme hissi. sureti göremezsiniz. surata dokunmak yabancılaştırır. suratın yokluğu (suratsız, yani puşt, yani yalancı, yani eşşek) ile suretin yokluğu (suretsiz, yani, yanisi yok) farklıdır ve ben geçen günlerde bayaa bi suretsiz dolaştım.
Cumartesi, Şubat 17, 2007
Perşembe, Şubat 15, 2007
artık
artık neskafe servisi yapılıyo vapurda. çay içmek isteyenler gidip kendi alıyo. yepisyeni koltuklar yaptılar dışarı tarafa ama iki koltuğun birleştiği yer eskisinden küçük ve kesinlikle boş bir çay bardağı için güvenli bi yer değil artık. çayın parasını boşları toplarken alırlardı, artık neskahvenin bedelini içmeden önce ödemek gerekiyo. takır tukur ama sağlam ahşap iskeleler yerine alüminyum ve hafif olanlarını yapıyolar. artık iskele verilirken beklenen süre azalıcak. vapura beleş tuvalet koydular. tuvaletin olduğu açıklık lağım kokuyo. iskeleye yaklaşırken güzel bi kadın sesi tarafından uyandırılıyorum artık.
şimdi karşıya geçebilirsiniz.
şimdi karşıya geçebilirsiniz.
şimdi karşıya geçebilirsiniz.
şimdi karşıya geçebilirsiniz.
şimdi karşıya geçebilirsiniz.
4.
3.
2.
1.
şimdi karşıya geçebilirsiniz.
şimdi karşıya geçebilirsiniz.
şimdi karşıya geçebilirsiniz.
şimdi karşıya geçebilirsiniz.
şimdi karşıya geçebilirsiniz.
4.
3.
2.
1.
Çarşamba, Şubat 14, 2007
Cuma, Şubat 09, 2007
a pair of water please!
.çiftçi.çifte.çifit.çiftlik.çift.nedir çift? bu sorunun cevabı paradoksal olarak tek midir? tabiyki değil! paradoks da neymiş? kıçımı yesin benim paradoks. öhüm. neyse. şimdi efenim, çift dediğimiz fasilitenin denişik versiyonları olabilmekte olan dünyamızda,(nefes al) bu gece iki verziyonuna odaklancağız.(kızcağız var bi de. zavallı kız anlamında. burdaki ama farklı. zavallı odaklanma gibi değil. yanlış anlaşılma olmasın.)[not: parantez içi ve dışının uzunluk açısından yer değiştirdiği bi post yazılacak!] bu iki verziyonu birbiriyle çelişki içinde kanımca. zaten çelişki olmadan nasıl post yazayım ben? çelişkisiz post, postsuz çelişki olmaaağğzz! bu çiftlerden biri gözlük. ingilizceden kalan mirasla söyleyecek olursak: a pair of glasses. bu nasıl bi çifttir? hemen bi çift analizi yapalım. bu efenime söyliyim en basitinden ayrılmayan bi çifttir. teoride çift, pratikte tektir. analiz bitti. şimdi çıkarımlara gelelim. ben böyle çiftleri çok severim. böyle çiftleri alıp böğrüme sokasım gelir. gadasını yirim ben böyle çiftlerin. ama gel gör ki bi çift versiyonu var. jah düşmanıma vermesin. bu versiyona en iyi örnek ÇORAPTIR! evet. çorap. çorabın hiçbişeye en iyi örnek olamıycağını düşünenler! size sesleniyorum! şimdi susma ve dinleme zamanı! bu versiyon daha bi lafına sadıktır. candır. kaplandır. hem teoride hem pratikte çifttir bunlar. sadece paketten ilk çıktıklarında hain bir plastik parçasıyla bağlıdırlar. ama derhal onları birbirinden ayırmak ister gönül. o güzelim çifti öyle birlikte görmek hiç iyi gelmez bünyeye. çift dediğin ayrı durur. çok yakın olmak iyi değildir. gözden ırak gönülden ırak hiç değildir.
.konuşurken abi olarak telafuz edilen şey lütfen ama lütfen ağabey olarak yazılmasın. midem bulanıyo lan okurken. sesli okumaya çalışırsan direk yediklerin çıkıyo zaten.
.hani ikea'dan bişeyler alıyo insanlar. misal sandalye. sonra böyle aldıklarının ertesi sabahı herkese büyük bi iştahla anlatıyolar ya. "olm çok güzel lan! böyle herşeyi kendin yapıyon. klavuzdan takibediyon. çok eylenceli ollum! süper! hiper!" falan diye. büyük yalan! bu adamcıklar ilk başta o sandalyenin götünü fizana, başını lüleburgaza koyuyolar. (lüleburgaz ne lan?) vidalar olmuyo, yönü ters oluyo, dengesi tutmuyo, kulp takılmıyo, olmuyo da olmuyo. sonra bi o gaz geçiyo. bi sakinleşiyo. klavuzu daha farklı bi gözle görüyo artık. göt olmuş insan gözüyle. gönül gözü gibi bişey. göt gözü. sonra sakin sakin yapıyo o sandalyeyi. yaptığın sandalyenin de üstüne oturmak güzel bişey. hatta ingilizcenin esnekliğinden yararlanayım da iğrenç bi espiriyle bitiriyim: it's a wonderful feeling to sit on something that you erected.
.konuşurken abi olarak telafuz edilen şey lütfen ama lütfen ağabey olarak yazılmasın. midem bulanıyo lan okurken. sesli okumaya çalışırsan direk yediklerin çıkıyo zaten.
.hani ikea'dan bişeyler alıyo insanlar. misal sandalye. sonra böyle aldıklarının ertesi sabahı herkese büyük bi iştahla anlatıyolar ya. "olm çok güzel lan! böyle herşeyi kendin yapıyon. klavuzdan takibediyon. çok eylenceli ollum! süper! hiper!" falan diye. büyük yalan! bu adamcıklar ilk başta o sandalyenin götünü fizana, başını lüleburgaza koyuyolar. (lüleburgaz ne lan?) vidalar olmuyo, yönü ters oluyo, dengesi tutmuyo, kulp takılmıyo, olmuyo da olmuyo. sonra bi o gaz geçiyo. bi sakinleşiyo. klavuzu daha farklı bi gözle görüyo artık. göt olmuş insan gözüyle. gönül gözü gibi bişey. göt gözü. sonra sakin sakin yapıyo o sandalyeyi. yaptığın sandalyenin de üstüne oturmak güzel bişey. hatta ingilizcenin esnekliğinden yararlanayım da iğrenç bi espiriyle bitiriyim: it's a wonderful feeling to sit on something that you erected.
Salı, Şubat 06, 2007
dikta.n
.taksilerde conversation starter olarak "memleket neresi?" phrase'inin kullanılması yasaklanmış. bi de florasan lambalarda sıtarter vardır ki ona hiç girmiyorum şimdi. mesela şöyle bişey olabilir: "ee etnik köken ne abi senin?"
.gavurların türkiye'ye konser veriyoruz kisvesi altında DJ_Set'le gelmeleri çok feci yasaklanmış. afedersin taşak mı geçiyonuz la bizle? onu ben de yaparım! plak tak çıkar, arada geçiş yap, sonra nooldu? konser verdim. biz de 50 kafa bayıldığımızla kalıyoruz. yok kardeşim yassaahh!
.şu havada vapurda içerde oturmak kesinlikle yasaklanmış!
.balık tutmaya başlamak istiyorum tekrardan. birinin gaz vermesi lazım ama. bakalım.
.kiraz gümüş! çok yakında kadıköy çarşıda!
reklamlar bitti. şimdi yayınımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.
.gavurların türkiye'ye konser veriyoruz kisvesi altında DJ_Set'le gelmeleri çok feci yasaklanmış. afedersin taşak mı geçiyonuz la bizle? onu ben de yaparım! plak tak çıkar, arada geçiş yap, sonra nooldu? konser verdim. biz de 50 kafa bayıldığımızla kalıyoruz. yok kardeşim yassaahh!
.şu havada vapurda içerde oturmak kesinlikle yasaklanmış!
.balık tutmaya başlamak istiyorum tekrardan. birinin gaz vermesi lazım ama. bakalım.
.kiraz gümüş! çok yakında kadıköy çarşıda!
reklamlar bitti. şimdi yayınımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Pazartesi, Şubat 05, 2007
Pazar, Şubat 04, 2007
Cuma, Şubat 02, 2007
kör-el-mek
.çayı şekersiz içerim ama kaşıksız kesinlikle içemem. böyle de bi insanım.
.anne ben ergene bağladım.
."tahammülsüzlük sınırlarında dolaşmak ve insanlar arası ilişkircikler" isimli kitabım yakında tüm kitap marketlerde.
.üye olduğum bütün mail gruplarına şöyle bi mail atmak istiyorum:
Subject: hrantdink
Body: blablablablablablablablablablablablablablablablablablablablablablablab
blablablablablablablablablablablablablablablablablablablablablablablabla
blablablablablabla.
.köprüde disko ortamı yakalayan büyükşehir belediyesine burdan bütün istanbul halkı adına teşekkür ediyorum. ellerine sağlık. istanbulun buna ihtiyacı vardı. eşşek sıpaları!
.ev ile evrensel arasındaki köprüm bu aralar trafiğe kapalı. ışık döşettiriyorum. bahara açıcaz allah izin verirse.
.23:00 karaköy-kadıköy vapurunun alt kat en arkasında içtiğim biranın tadını hiçbişeyde bulamadım be arkadaş.
.anne ben ergene bağladım.
."tahammülsüzlük sınırlarında dolaşmak ve insanlar arası ilişkircikler" isimli kitabım yakında tüm kitap marketlerde.
.üye olduğum bütün mail gruplarına şöyle bi mail atmak istiyorum:
Subject: hrantdink
Body: blablablablablablablablablablablablablablablablablablablablablablablab
blablablablablablablablablablablablablablablablablablablablablablablabla
blablablablablabla.
.köprüde disko ortamı yakalayan büyükşehir belediyesine burdan bütün istanbul halkı adına teşekkür ediyorum. ellerine sağlık. istanbulun buna ihtiyacı vardı. eşşek sıpaları!
.ev ile evrensel arasındaki köprüm bu aralar trafiğe kapalı. ışık döşettiriyorum. bahara açıcaz allah izin verirse.
.23:00 karaköy-kadıköy vapurunun alt kat en arkasında içtiğim biranın tadını hiçbişeyde bulamadım be arkadaş.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)