Cuma, Şubat 09, 2007

a pair of water please!

.çiftçi.çifte.çifit.çiftlik.çift.nedir çift? bu sorunun cevabı paradoksal olarak tek midir? tabiyki değil! paradoks da neymiş? kıçımı yesin benim paradoks. öhüm. neyse. şimdi efenim, çift dediğimiz fasilitenin denişik versiyonları olabilmekte olan dünyamızda,(nefes al) bu gece iki verziyonuna odaklancağız.(kızcağız var bi de. zavallı kız anlamında. burdaki ama farklı. zavallı odaklanma gibi değil. yanlış anlaşılma olmasın.)[not: parantez içi ve dışının uzunluk açısından yer değiştirdiği bi post yazılacak!] bu iki verziyonu birbiriyle çelişki içinde kanımca. zaten çelişki olmadan nasıl post yazayım ben? çelişkisiz post, postsuz çelişki olmaaağğzz! bu çiftlerden biri gözlük. ingilizceden kalan mirasla söyleyecek olursak: a pair of glasses. bu nasıl bi çifttir? hemen bi çift analizi yapalım. bu efenime söyliyim en basitinden ayrılmayan bi çifttir. teoride çift, pratikte tektir. analiz bitti. şimdi çıkarımlara gelelim. ben böyle çiftleri çok severim. böyle çiftleri alıp böğrüme sokasım gelir. gadasını yirim ben böyle çiftlerin. ama gel gör ki bi çift versiyonu var. jah düşmanıma vermesin. bu versiyona en iyi örnek ÇORAPTIR! evet. çorap. çorabın hiçbişeye en iyi örnek olamıycağını düşünenler! size sesleniyorum! şimdi susma ve dinleme zamanı! bu versiyon daha bi lafına sadıktır. candır. kaplandır. hem teoride hem pratikte çifttir bunlar. sadece paketten ilk çıktıklarında hain bir plastik parçasıyla bağlıdırlar. ama derhal onları birbirinden ayırmak ister gönül. o güzelim çifti öyle birlikte görmek hiç iyi gelmez bünyeye. çift dediğin ayrı durur. çok yakın olmak iyi değildir. gözden ırak gönülden ırak hiç değildir.

.konuşurken abi olarak telafuz edilen şey lütfen ama lütfen ağabey olarak yazılmasın. midem bulanıyo lan okurken. sesli okumaya çalışırsan direk yediklerin çıkıyo zaten.

.hani ikea'dan bişeyler alıyo insanlar. misal sandalye. sonra böyle aldıklarının ertesi sabahı herkese büyük bi iştahla anlatıyolar ya. "olm çok güzel lan! böyle herşeyi kendin yapıyon. klavuzdan takibediyon. çok eylenceli ollum! süper! hiper!" falan diye. büyük yalan! bu adamcıklar ilk başta o sandalyenin götünü fizana, başını lüleburgaza koyuyolar. (lüleburgaz ne lan?) vidalar olmuyo, yönü ters oluyo, dengesi tutmuyo, kulp takılmıyo, olmuyo da olmuyo. sonra bi o gaz geçiyo. bi sakinleşiyo. klavuzu daha farklı bi gözle görüyo artık. göt olmuş insan gözüyle. gönül gözü gibi bişey. göt gözü. sonra sakin sakin yapıyo o sandalyeyi. yaptığın sandalyenin de üstüne oturmak güzel bişey. hatta ingilizcenin esnekliğinden yararlanayım da iğrenç bi espiriyle bitiriyim: it's a wonderful feeling to sit on something that you erected.

Hiç yorum yok: